'Ernest Cole: Kayıp ve Bulunan': Apartheid'ı ifşa eden fotoğrafçının ıssızlığını anlatan görsel bir şiir.

Konuşan fotoğraflar. Ve bu görüntülerden oluşan bir film, kusurlarına rağmen asla unutulmaması gereken ama kendini tekrar eden bir şeyi temsil ediyor: ırkçılık yüzünden çöken insanlık durumu ve görünüşte medeni toplumlar. Ernest Cole'un adı muhtemelen pek bilinmiyor ama bu durum bile Raoul Peck'in belgeseline yadsınamaz bir değer katıyor. Güney Afrikalı fotoğrafçı Cole, ülkesindeki apartheid dehşetini dünyaya duyuran ilk kişi oldu. Sanatçının henüz 27 yaşındayken 1967 yılında yayımladığı ve bu görsellerin yer aldığı Kölelik Evi adlı kitabın, halkına karşı işlenen kolektif vahşetle bağlantılı trajik bir kişisel karşılığı da vardı: Bu vahşet onu önce Amerika Birleşik Devletleri'ne, sonra da Avrupa'ya sürgüne zorlamıştı. Ve bir daha asla aynı olamadı, çünkü New York'ta ırkçılığın elle tutulur bir kanıtını daha bulmuştu.
Geçtiğimiz günlerde César Ödülleri'nde En İyi Belgesel dalında aday gösterilen Fransız yapımı Ernest Cole: Lost and Found, çifte kaybın trajik öyküsünü konu alıyor. Birincisi, bazı dergilerde yazıları yayımlandıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri sokaklarında evsiz bir serseri olarak dolaşmaya başlayan, giderek mesleki ve kişisel hayatını terk eden, kendi halkının sefaletinin kronikçisi olmaktan yorulan sanatçının kendisi. İkincisi ise, 2017 yılında İsveç'teki bir banka kasasından çıkarılan, kendisine ait fotoğrafların bulunduğu 60.000 negatifin yıllarca gizemli bir şekilde ortadan kaybolması.
Kurgusal eserleri ve her şeyden önce belgeselleriyle sinema alanında deneyimli bir aktivist olan ve 1996-1997 yılları arasında ülkesinin Kültür Bakanlığını yapan Haitili Peck, tüm sinema kariyerini dünyadaki vahşeti gözler önüne sermek ve özellikle Afrika'daki ırk sorununu teşhis etmekle geçirdi. Kongo lideri Patrice Lumumba hakkındaki filmleri (1990'da belgesel, 2000'de kurgu) ve Ruanda'daki soykırımı konu alan Bazen Nisan'da (2005) adlı kurgu filmi bunlardan sadece ikisi. Ancak Ernest Cole: Lost and Found'un anlatı anahtarı, en iyi ve en son eserlerinden biri olan I Am Not Your Negro'da (2016) yatıyor. Bu eserde yazar, Amerikalı romancı ve oyun yazarı James Baldwin'in mirasını ele alıyor. Dokuz yıl önce çekilen bu belgeselde, Baldwin'in tamamlanmamış bir el yazmasından yola çıkılarak Peck'in yazdığı senaryoyu Samuel L. Jackson arşiv görüntüleri ve video üzerinden seslendirmişti. Peck, yeni filminde de aynı formülü, aktör Lakeith Stanfield'ı anlatım rehberi olarak kullanıyor ve 1990 yılında ölen fotoğrafçı Ernest Cole'un sesini, sanki kendi hayatını, işini ve çevresini yansıtıyormuş gibi yorumluyor.
Peck'in sistematik yaklaşımının sonucu, Güney Afrika hükümetlerinin insanlık dışı ayrımcı politikalarını gösteren ardışık fotoğraflarla ve usta oyuncu Stanfield'ın hem sakin hem de öfkeli anlatımıyla, büyük bölümünde büyüleyici ve hipnotik bir belgesel ortaya çıkıyor. Ancak birkaç ses ve konuşan kafalar biçimindeki görüntülerle kesintiye uğrayan belgesel, zaman zaman çok daha geleneksel bir çalışmaya dönüşüyor.
Stanfield'ın seslendirdiği Cole'un köklerinden koparılma süreci ve acıları, Peck'in dikkat çekici yazımı, Nelson Mandela ve Steve Biko gibi Güney Afrika yaşamı ve siyasetindeki önemli isimlere dair arşiv belgeleriyle birlikte belgeseli yeni zirvelere taşıyor. İsveç bankasının zararları etrafındaki entrikalar ve bu konudaki açıklamaların bütüne pek katkısı olmaması, bankanın değerini bir nebze düşürüyor. Ama asıl önemli olan kınamadır: Çağdaş, çok çılgın bir zamanda, tam da bu günlerde Donald Trump'ın Güney Afrika hükümetinin beyazlara karşı gerçekleştirdiği "soykırım" nedeniyle onlarca Afrikalı çiftçiye sığınma hakkı tanıdığı bir zamanda, içinde yaşamak zorunda kaldığı korkunç dünyanın kınanmasıdır.
Yönetmen: Raoul Peck.
Oyuncular: Lakeith Stanfield (anlatıcı).
Türü: belgesel. Fransa, 2024.
Süre: 105 dakika.
Prömiyer: 16 Mayıs.

2003'ten beri EL PAÍS'in film eleştirmeni. Madrid College Board'da film profesörü. SER'de 'Hoy por hoy' ve La2 de TVE'de 'Historia de nuestro cine'ye katkıda bulunan. 'Pamuk Prenses'ten Kurosawa'ya: Çocuklarınızla Film İzlemenin Macerası' kitabının yazarı. Sinema keyfiyle geçen bir hayat; ömrünün yarısını sanatını çözmeye çalışarak geçirdi.
EL PAÍS