Hermann Bellinghausen: Sly Stone'a Uygunsuz Vaaz

S

Ruhun Kutsal Yazıları'na göre, funk, aşırı özgür ruhlar, aşırı Afrikalı siyah erkekler ve kadınlar tarafından, sorumsuz ata modeli James Brown'ın çocukları tarafından beslenerek düzensiz bir şekilde gelişti. Bir gün Sahra Altı Afrika ve Brezilya'da ritmik bir salgına dönüşecekti, ancak Büyük Kaplumbağa Adası'ndaki sayısız halk ve kabile pahasına Anglo-Beyazlar için kazanılan bir ülkenin Kurucu Babaları tarafından aşağılanan kölelerin bağırsaklarından doğdu ve uçsuz bucaksız Atlantik boyunca tüm halkların kaçırılması sayesinde üretken bir şekilde yayıldı.

Tanrı, dualarının ton, coşku ve duygu bakımından yükselmesi için bu insanların acı çekmesini istedi. Yaratıcı, bu aşağılık, vahşi ve anlaşılmaz insanların, yük hayvanı olarak çalışmanın yanı sıra tek iyi oldukları şey olan şarkı söyleyerek ve dans ederek O'nun sözünü öğrenmelerini istedi. Böylece, gospel bağlılığıyla müziği alevlendirmelerine izin verdi. Ve Tanrı, insanlığa caz, blues, soul, funk ve boogie'nin sırrını verdi. Zarar verildikten sonra, reggae, hip hop ve diğer Hristiyan uyumu felaketleri yaşandı.

Onlar, zarafetin dokunduğu kayıp ruhlardı. Funk (Kikongo'da, iki Kongo ve Angola'da konuşulan Bantu dilinde "pis kokulu" anlamına gelir), kendilerine hakim olamayan ve saygısız ruhlarıyla sık sık hayatları ve kariyerleri mahveden insanların dehasından doğmuştur. Kötü söz söylemenin divası Betty Davis'i görüyorsunuz; kocası Miles Idem'i funk ve psikedelik müziğe sürüklemiş, ancak Jimmi Hendrix ile ilişkiye girerek her şeyi mahvetmiştir. Miles funk'ta kalacak kadar çılgın değildi (çok uzaklardan gelmişti ve beklenmedik ses bölgelerine doğru gidiyordu), ama bu cazibeye nasıl direneceğini biliyordu.

Funk topluluğu kötü bir sonla bitti. Düzensiz alışkanlıkları girişimcileri, plak şirketlerini, uzman basını ve dinleyicileri rahatsız etti, onları çaresiz bıraktı, hatta geride bıraktı. Ama kesinlikle dans müziğini beslediler ve kalçaları ve gövdeleri, madde, alkol ve seksle beslenen, nemli korolar ve kirli baslardan oluşan karşı konulmaz bir sarmalın içine çektiler.

İtaatsizlik ve kaos içinde, Sly ve Stone Ailesi, Funkadelic ve Parliament tüm kuralları çiğnemenin standardını belirledi. Sly tökezlemeye devam etti. George Clinton patlamadan patlamaya koştu. Kool & The Gang ve Tower of Power daha az rahattı, ama ayaklar herkesi ele verir. Miles Davis gelip geçtiyse de, Prince kaldı; funk'ın nimetlerini özgürce aldı ve aşılması zor imaj ve gürültü sorunları yarattı. Beyaz rock müzisyenleri funk'ı hırslı bir umutsuzlukla tırmaladılar ve bir şeyler kazansalar da ilhamları karardı.

Birkaç hafta önce, 9 Haziran'da, Sly Stone (evlilik öncesi soyadı Sylvester Stewart, 1943) 82 yaşında, zarif bir şekilde hayata veda etti. Kim onun ve hayatta olan veya yakın zamanda ölen birçok kişinin başına geleceğini tahmin edebilirdi ki? Kötü bir hayatın, eğlencenin, aşırılığın ve saygısızlığın öldürmediğine inanmaya sevk ediyorlar insanı. Viski ve eroinde saklı Keith Richards efsanesi, bu inanılmaz müzik formlarını miras alan ve Tanrı istediği için Batı medeniyetine giren, kantat ve oratoryolardan sıkılan, çoğu milyoner olan seksenliklere kadar uzanıyor.

Kardeşlerim, kötü davranışların bir örneği olan Kardeş Sly'nin, funk'a, kanonik kayıtlara göre Woodstock '69 Jübilesi'nin en parlayan yıldızı olmak için gereken canlılığı kazandırdığını hatırlamak adil ve gereklidir. Sly, Hammond orgu ve dönemin en yürek burkan ritim bölümüyle o on yılın yolunu açtı. Kara Panter dostları, beyaz müzisyenlerini kovmasını ve açıkça Siyah gücünü desteklemesini talep ettiler; Family Stone'un çok ırklı şarkı sözleri ise kendine özgüydü.

Varoluşsal felaket dönemleri geçirmiş, sosyal güvenlikle geçinmiş, neredeyse evsiz, yalnız, beş parasız ve hırpalanmış olmasına rağmen, aman Tanrım, 82 yaşına kadar dayandı. Bu insanlar özünde yıkılmaz mı? Jerry Goldstein gibi beyaz yapımcılar tarafından dolandırıldı. Daha önce kokain taşımaktan hapis yatmıştı. İlk eşi (1974'te Madison Square Garden'da görkemli bir şekilde evlendiği ve bir oğlu ve iki kızı olan) model Kathy Silva'ya göre, Sly uyuşturucudan asla vazgeçmedi, öfkesini kontrol edemedi ve geleceğini mahvetti .

Sonraki on yılı hem kolay hem de zor bir şekilde atlattı; Fransa'daki ilk albümünde Bob Marley & The Wailers'ın ön grubu olarak sahne aldı, George Clinton ve birçok beyazla iş birliği yaptı. Soluk yüzlü dinleyicilere funk unsurları taşıdı ve bu etki, dönemin muhteşem ruhu ve Motown dönemiyle birlikte, genel olarak rock'n'roll olarak adlandırılan akımın yolunu aydınlattı.

Gezegensel bir etkiye sahip, Afrika kökenli büyük müziğin tüm bu büyükleri, Zen şairi Saigyö'nün şu dizesini doğrulamak için uzun süre titreştiler: Hayatı ihmal ederek ona iyi bakmalıyız . Yeni nesiller için kötü bir örneksiniz, kardeşlerim.

Senkoplu şarkıyı ve patlamayı giderek daha da yükseğe çıkaran bu günahkâr kardeş için dua edelim. Rab bunu böyle takdir etti.