Amerika Birleşik Devletleri: Ölüm cezası mahkumu 15 yıl sonra ilk kez kurşuna dizilmeyi seçti

Adam 2022 yılında idam cezasına çarptırıldı. ABD'nin Güney Carolina eyaletinde idam cezasına çarptırılan bir adam, 2010 yılından bu yana ülkede bir ilk olarak kurşuna dizilerek infaz edilmeyi seçti.

Güney Carolina yetkilileri, eski kız arkadaşının anne ve babası David ve Gladys Larke'ı beyzbol sopasıyla dövüp daha sonra kaçırmaya çalıştığı için ölüm cezasıyla karşı karşıya olan 67 yaşındaki Brad Sigmon için 7 Şubat-7 Mart tarihleri ​​arasında infaz tarihi belirledi.

Eyalet yasası elektrikli sandalyeyi infazın varsayılan yöntemi haline getiriyor, ancak hükümlüye kurşuna dizilerek veya zehirli iğneyle idam etme seçeneği tanıyor.

Güney Carolina'da Eylül ayından bu yana gerçekleştirilen ve 13 yılı aşkın bir aradan sonra gerçekleşen üç infazın hepsinde öldürücü iğne yöntemi tercih edilmişti. Ancak avukatlarına göre Brad Sigmon, çaresizlikten kurşuna dizilmeyi tercih etti.

Bunlardan biri olan Gerald King, geçen hafta yaptığı açıklamada, "kendisini diri diri yakacak olan Güney Carolina'daki eski elektrikli sandalye" ile "eşit derecede korkunç alternatifler" arasında "imkansız bir seçim" olduğunu kınadı.

ABD'de 65 yıl içinde dördüncü kez kurşuna dizilerek infaz gerçekleştirilecek" dedi. Sonuncusu 2010 yılında Utah'ta yaşandı.

ABD'de yılbaşından bu yana beş infaz gerçekleştirildi; dördü zehirli iğneyle, biri de 6 Şubat'ta Alabama'da azot soluma yoluyla gerçekleştirildi.

Sadece Mart ayında altı idam cezası planlanıyor. Bunlardan biri Brad Sigmon'ın kurşuna dizilerek idam edilmesi, diğeri ise Jessie Hoffman'ın 18 Mart'ta Louisiana'da azot gazı solunarak idam edilmesi.

ABD'nin 50 eyaletinden 23'ünde ölüm cezası kaldırıldı. Altı eyalette (Arizona, Kaliforniya, Ohio, Oregon, Pensilvanya ve Tennessee) valinin emriyle idamlar yasaklandı.

Bir diğer güney eyaleti Louisiana, 15 yıllık bir aradan sonra, komşu Alabama'nın Ocak 2024'ten beri ilk kez kullandığı nitrojen inhalasyonu kullanarak infazlara devam edecek. Daha önce benzeri görülmemiş ve tartışmalı olan bu yöntem, BM uzmanları tarafından bir tür "işkence" ile karşılaştırıldı.