Tony Hadley Muhteşem Oluyor: "Romantik Devrimim"

Bertinoro (Forlì), 27 Ağustos 2025 – David Bowie'nin müziğine ve imajına aşık bir grup genç İngiliz'in, punk devriminden yeni çıkan çalkantılı ve yaratıcı Londra'da 'yeni romantik'i doğurmasının üzerinden 45 yıl geçti. Emniyet pimlerinin ve çarpık elektriğin yerini zarafet ve sarmalayıcı melodiler aldı. Tony Hadley'nin Spandau Ballet'sinde ( fotoğraf ) merkezi bir referansa sahip bir sahne. Şarkıcı, önce grupla, sonra da solist olarak uzun kariyerini, Pazar günü Bertinoro'da (Giardini della Rocca, saat 21:30'da) Muhteşem TH Grubu ile birlikte Entroterre Festivali kapsamında bir gösteriyle kutluyor.
1980'lerde Spandau Ballet ile ilk kez sahneye çıktığınızda size "yeni romantik" deniyordu. Bu tanım sizin için ne ifade ediyordu?
"O zamanlar markaları düşünmezdik. 'Yeni Romantik', öfke ve yıkım anlamına gelen punk'ın tam tersi, zarafet ve teatrallik anlamına geliyordu. Stil ve zarafet istiyorduk ve özellikle Londra Blitz'de gördüğümüz görünümlerden ilham alıyorduk."
Sizden önceki punk'ın aksine, müziğinize, onun sofistike görünümüne gösterdiğiniz özen nereden geliyor?
"İlhamımızı ihtişamdan, filmlerden ve art deco'dan aldık. Bu tam bir isyandı: paçavralar değil, bakımlı kıyafetler, çığlıklar değil, harika melodiler. Referanslarımız Steve Strange, David Bowie ve Roxy Music'ti."
Grubunuz için neden bu kadar kışkırtıcı bir isim seçtiniz?
"Güçlü, çağrışımlı bir şey arıyorduk. 'Spandau Ballet' güç ve çelişki içeriyordu; bunlar sanatın kendisinin bir parçası olan unsurlardı."
İlk dönemlerinizle şu an çaldığınız müzik arasında bir bağ var mı?
"Evet, müziğe ve melodiye olan tutkum her zaman aynı. İster pop, ister swing, ister ballad olsun, aradığım şey yıkıcı olmalı, dinleyiciyle anında bağ kurmalı."
O dönem Londra'da atmosfer nasıldı ve bugünden en önemli farkı neydi?
1980'lerde Londra saf enerjiyle doluydu: kulüpler, moda, her yerde yeni gruplar. Bugün ise farklı, daha küresel ve dijital, daha az kabilevi. Ama yine de dünyanın en güçlü yaratıcı merkezlerinden biri.
Repertuarınızda artık bu kadar yer eden swing müziğini nasıl keşfettiniz?
"Beni Frank Sinatra, Tony Bennett ve Jack Jones gibi isimlerin müzikleriyle büyüten aileme teşekkürler... Ruhunuzu yakalayan o vokal zarafet. Onu konsere götürmek benim için bir onur ve bu benim için çok doğal. Ama TH grubum ve hayat boyu arkadaşlarım sayesinde gerçek doğamı, rock'ı kesinlikle unutmadım."
Müziğin toplumsal bir değeri olabilir mi yoksa sadece eğlence amaçlı mıdır?
"Her ikisi de. Müzik bizi dans ettirir, teselli eder, birleştirir ve düşündürür. Hayatın fon müziğidir, büyük bir toplumsal değere ve dolayısıyla muazzam bir sorumluluğa sahiptir."
İtalya ile güçlü bağlarınız var. İtalyan müziğinde özellikle kimleri beğeniyorsunuz?
İtalya'yı seviyorum! İtalyan müziğinin kalbe dokunan eşsiz melodileri var. Caparezza'dan Elio e le Storie Tese'ye kadar birçok İtalyan sanatçıyla iş birliği yapma ayrıcalığına sahip oldum, ayrıca Vasco, Pausini, Bocelli'yi de tanıyorum... ve burada şarkı söylediğimde, kariyerimin en zor anlarında bile her zaman yanımda olan dinleyicilerin inanılmaz sıcaklığını hissediyorum. Onlara sonsuza dek minnettar olacağım.
İl Resto Del Carlino