‘Fast Fashion’ yasası onaylandı

Bir moda tasarımcısının gözünden bakıldığında bu girişim, hızlı tüketimi teşvik eden sistemin dengelenmesi adına kritik. Özellikle sürdürülebilirlik odaklı üretim yapan tasarımcılar için yeni bir rekabet alanı açılıyor. Kaliteli malzeme, çevre duyarlılığı ve yerel üretim vurgusu, tüketiciyle daha doğrudan iletişim kurma fırsatı sunuyor. Yine de bazı çevre örgütleri, yasanın Avrupa merkezli firmalar üzerinde yeterince baskı oluşturmamasının sektörel dönüşümü sınırlayabileceğine dikkat çekiyor.
Şu an yasa AB Komisyonu’na bildirildi ve meclis ile senato arasında uzlaştırma süreci bekleniyor. Bu dönemde tasarımcıların markalarının hikayesini daha görünür hale getirmesi, sürdürülebilirlik taahhütlerini samimiyetle paylaşmaları dönüşümün kalıcı olmasını sağlayabilir.
2020’de sosyal medyada yükselen “Black Lives Matter in Italian Fashion” hareketi, Milan Moda Haftası’nda hayata geçen adımlarla etkisini gösterdi. Afrikalı kökenli beş İtalyan tasarımcı, koleksiyonlarını büyük sahnede sergileme şansı buldu. Stella Jean ve Edward Buchanan’ın liderliğindeki girişim, İtalyan Moda Konseyi ile kurulan iş birliği sayesinde sadece görünürlükle sınırlı kalmadı; tasarımcılara finansman ve tedarik desteği de sağlandı.
Moda perspektifinden bu adım yalnızca temsiliyet açısından değil, zanaat ve tasarım diline katkı anlamında da kıymetli. Afrika diasporasından gelen teknikler, İtalyan modasının köklü üretim gelenekleriyle birleşerek yeni bir ifade alanı yaratıyor. Sürdürülebilirlik ve kültürel zenginlik, defilelerde artık yalnızca temaya değil, üretimin özüne de işliyor. Tasarımcılar artık yalnızca davet edilen konuklar değil, sürecin gerçek aktörleri.
Eylül ayında düzenlenecek sonraki moda haftasında daha fazla azınlık kökenli tasarımcıya yer verilmesi planlanıyor. Ayrıca Afrika kökenli zanaatkarlarla İtalyan markaları arasında uzun soluklu iş birlikleri kurulması hedefleniyor. Kampanyayı yürütenler, yalnızca sembolik temsille yetinmeyip yapısal eşitliği inşa etme iradesinde kararlı olduklarını belirtiyor.

Victoria Beckham, 10 Haziran 2025’te Paris sokaklarında tanıttığı yeni tasarımıyla denim sahnesine iddialı bir dönüş yaptı. Parıltılı flare kot pantolonlar, yüksek bel yapıları ve geniş paçalarıyla retro çizgilere selam gönderirken, modern silüetlerle bütünleşiyor. Işıltılı dokunuşlarıyla bu denim serisi hem nostaljik bir hava taşıyor hem de çağdaş bir estetik sunuyor.
Moda dünyasında bu adım, 70’lerin ikonik diskosu ile günümüzün sade şıklığı arasında kurulan zarif bir köprü olarak yorumlanıyor. Beckham’ın stil dili, yalnızca pantolon kesimiyle değil; aksesuar seçimi ve genel duruşuyla da özgün bir moda hikâyesi anlatıyor. Bu koleksiyonun verdiği mesaj açık: Trend peşinde koşmak yerine stil sahibi olmak, kalıcı bir iz bırakır.
Denim segmentinde bu yaklaşım, özellikle büyük markalara da ilham verebilir. Flare jean’in yeniden merkezde yer alması, sadece tasarım değil, üretim anlayışını da dönüştürüyor. Beckham’ın çıkışı sayesinde, denim artık yalnızca gündelik konforla değil, akşam şıklığıyla da eşleştirilerek sürdürülebilir modaya yeni bir yön çizebilir.

Stockholm Fashion Week, 2025 Haziran’ındaki dönüş lansmanıyla moda dünyasında yeniden dikkat çekti. Öne çıkan genç markalar Leoní, Past Tense ve Deadwood, kuzeyin minimalizmini cesur detaylarla yeniden tanımlıyor. Punk ve goth etkileriyle zenginleşen koleksiyonlarda, uzun şortlar, gösterişli ayakkabılar ve asimetrik örme parçalar öne çıkıyor.
Moda düşünce tarzına göre Stockholm sahnesi, “sessiz lüks” kavramını kişisel ifade alanına dönüştürüyor. Leoní gibi markalar iç yapıdaki işçiliğe odaklanarak kaliteye dikkat çekerken, Past Tense yalın tasarımı sezon trendleriyle birleştiriyor. Deadwood ise deri ve sürdürülebilir malzeme kullanımındaki tavrıyla geleceği yeniden şekillendirme iddiasını taşıyor.
Sokak stilini takip eden gözler, Stockholm’ün stil kodlarını yakından izliyor. Deri bomber ceketlerden leopar desenli ayakkabılara, koyu indigo denimlerden uzun zincir kolyelere uzanan geniş yelpaze, şehrin stil yaklaşımını gözler önüne seriyor. Stockholm artık yalnızca İskandinav zarafetinin değil, aynı zamanda yenilikçi üretimin ve kültürel çeşitliliğin de sembolü.
İstanbul Gazetesi