Türkiye Eskişehir olsun istiyorum

Kadir İNCESU
‘ESKİ şehir Spor’ başlığını görünce aklıma Eskişehir, Eskişehirspor geldi önce… Kitabı okumaya başlayınca da otobiyografik yazılardan oluşan öyküsel metinlerle karşılaştım. Bu kitabı Eskişehir ile bağı hiçbir zaman kopmayan Haydar Ergülen’in yaşamı olarak da görebiliriz. Bir şehir, Eskişehirspor kulübü ancak bu kadar içselleştirilerek anlatılabilirdi. Bir şehrin, kültürüyle bir yaşamı nasıl etkilediğinin öyküsel bir dille tarihe geçmesidir Kırmızı Kedi Yayınları tarafından yayımlanan ‘ESKİ Şehir Spor.’
Yazan: Haydar Ergülen
Eskişehir neden bu kadar kıymetli?
Doğduğum, çocuk olduğum yer. İlk göz ağrım. Kitaptaki bir yazının başlığı gibi “Ruhum eski bir şehirdir.’’ Öte yandan memleketin laikliğini, çağdaşlığını, kadın ve erkek eşitliğini temsil eden öncü şehirlerinden biri. İnsancıl, temiz, aydınlık, havadar, ferah, herkesin rahat ettiği, kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, insana iyilik, sakinlik, barış, arkadaşlık, dostluk duygusu veren... Eh bu kadar şeyi hissettiren bir şehir elbette kıymetli olur.
Aileniz açısından peki…
6 kardeşin en büyüğüyüm, babam oto tamircisi, annem ev kadınıydı. Babaannemle birlikte büyüttüler bizi. Babam sosyalistti, TİP’e gider gelirdi. Fakir Baykurt da okurdu Füruzan da, çok gazete, dergi alırdı eve, tabii kitap da. Benim ilk öğretmenim odur. Büyük bir sevgiyle yetiştik, Hacı Bektaşi Veli öğretisine mensup olduğumuz için aslolan insandı, doğaydı, hayvanlardı. Eskişehir ve Es Es de çok denk düştü bu sevgi iklimine.
230 sayfalık bu kitabın Eskişehir’e bir özür belgesi olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bir özür de sayılır borç ödeme de. Niyeyse gençliğin rüzgârıyla, Ankara’ya gidince Eskişehir’i unutup, şiirlerimin Eskişehir’in havası, suyu, rengi, kokusuyla hiç ilgisi olmadığını, ilk özgeçmişimde, bir utanç belgesi, yazma gafletinde bulunmuşum; ilk kitabım ‘Karşılığını Bulamamış Sorular’ın sonunda yer alır. Arkadaşlarımdan hatırlatanlar olunca kendime geldim, özür yazdım; şimdi de hem Eskişehir hem Es Es’le ilgili kitap yazdım. Umarım özür ve borç ödeme yerine geçer.
Google’a ‘Eskişehir’ girilince 7 milyon 100 bin sonuç çıktığını yazmışsınız. Eskişehir ve isminiz birlikte geçiyor mu?
Sen söyleyince baktım, hayır ne yazık ki. “İnsanlar şehri çocuk kalbiyle severse hep sever. İnsan bir şehre çocuk gözüyle bakarsa hep iyilikle bakar” değerlendirmesini ancak bir şair yapar ve Eskişehir’e Eskişiir derdi. Cümleyi ben yazdım, Eskişiir’i öğrencim Özgür Topyıldız’dan ödünç aldım. Şahane bir kitabı var, ‘Anadolu Yıldızı: Eskişehirspor.’ Görüldüğü gibi öğretmen, öğrenir! Eskişehir’i hâlâ o çocuk kalbimle sevdiğim ve o nedenle de iyilikle baktığım doğrudur, tabii kimi şeyleri de görmezden geliyor insan böylece, iyi yanlarından biri de o!
Eskişehir’deki futbol kültürünü nasıl anlatırsınız?
Futbol kültürü eşittir Eskişehirspor sevgisi. Eskişehir’de durum 60 yıldır böyle! Seviyorsak sebebi var! Hala amatör kümede bir takım gibi seviyoruz onu, düşe kalka kümelerde, taraftarının yalnız bırakmadığı en ücra köşelerde, geçmişe duyulan, oradan gelen büyük bir saygı ve sevgi var. Sanki takım 1965’te kurulup, ikinci ligden birinci lige çıktığı efsanevi kadrosuyla oynuyor gibi bir duygu bu. Can Yücel’in ‘şan verdiler ortalığa’ dediği duygunun tıpkısı. Es Es’li futbolcular şan verdiler ortalığa, bunu gönüllerde sürdürüyorlar da.
Eskişehirspor için “Bir şehrin ruhudur. Özlemi, sevinci, çığlığı, sesi, mutluluğudur” diyor ve futboldan anlamadığınızı belirtiyorsunuz. Neden futbol üzerinde bu kadar duruyorsunuz?
Eskişehirspor, Eskişehir’in bir parçası çünkü. Porsuk Çayı gibi, lületaşı, şeker pancarı, haşhaşlı çörek, tren, Adalar semti, Odunpazarı, Tepebaşı, üniversiteler, Nasreddin Hoca, Yunus Emre, Cüneyt Arkın, Yılmaz Büyükerşen... Eskişehir deyince akla ilk gelenler, Es Es de bunlar arasında. Bu söyleşiyi okuyup sözlerimi çarpıtmak isteyen çıkarsa diye: Elbette Yunus Emre’yi, Nasreddin Hoca’yı diğer adı geçenlerle bir tutmuyorum, aklıma gelenleri, öne çıkanları yazdım. Eskişehir toprağı biraz farklı, ‘Eskişehir Ruhu’ diye bir şeyin olduğuna inanıyorum. Hepimiz o şenliğin parçasıyız, Es Es de bizi en çok şenlendiren (ve en çok üzenlerden!) Seviyoruz.
Eskişehirspor’u çocuğu olarak gören Abdullah Gegiç, Amigo Orhan ile futbolculuktan sonra profesör olan Fethi Heper’i de anmak isterim…
Abdullah Gegiç ve Amigo Orhan sosyalist, Fethi Heper cumhuriyetçi, laik kimselerdi. Bu biraz da Eskişehir’in yapısı demektir. Sosyalist, Kemalist, Atatürkçü, demokrat, sosyal demokrat, laik. O nedenle ayrıca severim ve övünürüm şehrimle. Eskişehirspor için söylenen Anadolu Yıldızı, yakın zamana dek Eskişehir için de söyleniyordu, Orta Anadolu’da iktidar partisinden olmayan tek belediye Eskişehir’di. Son seçimlerde Anadolu’da da hayli kent yeniden aydınlanmaya, yıldızları parlamaya başladı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Yılmaz Büyükerşen’den sonra, tam da olması gerektiği gibi bir kadın başkan tarafından yönetiliyor. Eskişehir’e de çok yakışıyor Ayşe Ünlüce.
Amigo Orhan ve ‘Fethi Nihat Ender/Filelere Gönder’in efsanesi Fethi ağabeyi bu yıl kaybettik, Abdullah Gegiç de çocuğuna Eskişehirspor adını vermişti, devridaim olsun üçünün de, onlar da Eskişehir deyince hiç unutulmayacaklardan. Eskişehir’deki imza günüme ilk kadrodan Vahap abi de geldi, nasıl sevindim anlatamam.
İpi kopmuş uçurtma mıdır çocukluk, elimizi gözlerimize siper ederek nereye gittiğini görmeye çalıştığımız?
Ben o çocuğu ara sıra görmeye gidiyorum Eskişehir’e, annem, kardeşlerimden bazıları orada, evimiz, mahallemiz, anılarımız, semtlerimiz, eski adı Atatürk olan, yenisine uzun yıllardır ad verilemeyen, Fethi abiyi yitirince alelacele onun adı koyulan... Anısına saygımız, sevgimiz sonsuz elbette, ama taraftarın Atatürk Stadı diye sevdiği yeni stada gidiyorum, orada 25-35 bin arası, her yaştan, görüşten, kadın, erkek, çoluk çocuk, hepimiz siyah kırmızı formalarımızla, Es Es bandomuzla şenliğimizi yaşıyoruz; gönlüm şenleniyor, çocuk kalbim seviniyor! Bir kez daha ‘Türkiye Eskişehir olsun!’ diyorum.
BirGün